8 Haziran 2012 Cuma

ÇATIRDAYAN KOALİSYON...

Otoriter sistem yerine en çok oturduğunu hissettiği anda, önemli bir siyasal rekabetin içinde kendisini buluverdi. AKP-Gülen Cemaati (hizmet) arasındaki asimetrik koalisyon çatırdadıkça, siyasetin acımasız kuralı işlemeye başlıyor. Emniyet bürokrasisi ve yargıdaki atamaların, kendisini hizmet olarak nitelendiren Cemaat'e yönelik bir "tasfiye" hareketi olarak değerlendirilmesi, Erdoğan'ın özellikle MİT soruşturmasında bizzat kendisinin "hedef" alındığını söylemesi, genelkurmay eski başkanının tutukluluk halini ve toplu tutuklamaları eleştirmesi, Gülen'i en çok öven Arınç'ın RTÜK'ü tenkit etmesi, bir ortaklığın tasfiye halinde olduğunu gösteriyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerindeki anayasal değişiklik hazırlıkları, başkanlık ya da yarı başkanlık seçimi önerileri, "tek adamlık" olasılığı, "hizmet" yapılanmasını rahatsız etmeye başladı. Bu çelişkilerden bir siyasal dönüşüm çıkar mı? Çok erken. Zira seçenek olarak yükselen bir siyasal muhalefet henüz kaydedilmiyor. Kastımız bir siyasal iktidar değişikliği ihtimalinin ufukta görünmediğidir. Ancak bununla birlikte, Parti-Cemaat koalisyonun yapısal bir krize sürüklenmesi, siyasal alanda önemli bir zafiyeti ortaya çkarmaya başladı.
Cemaat'in sadece AKP'yle değil, liberaller ile de yeni bir noktaya sürüklendiği, AKP'ye karşı en azından bir bölümüyle beraber "dolaylı bir muhalefete" giriştiği de kaydedilebiliyor...
Henüz koalisyon tam olarak sonlanmasa da, yaşanan süreçte, "Cemaatsiz bir AKP" varsayımı, Erdoğan'ın "parti liderliği, cumhurbaşkanlığı ve hükümet başkanlığını" tekelinde toplaması iddiaları, Cemaat'in yargı ve bürokrasideki yapılanmasının konsolide olma durumu, ilginç bir siyasal düğümü ortaya koyuyor.
ABD'de bazı Cemaat okulları hakkındaki soruşturma, AKP-Obama ittifakının üzerine yükselen misyon, şimdilik Cemaat'in elindeki gücü tamamen kaybetmese de gerileyeceğini gösteriyor. Ama unutulmamalıdır ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve anayasal değişiklik konularında, koalisyon ortakları "karşı karşıya" gelebilir.