14 Haziran 2012 Perşembe

BİR DAKİKA...

TT Arena, AKP ve Gülen çizgisi açısından önemli bir "jübile toplantısı" oldu. Söz konusu "jübile" AKP için değil ama Gülen'in "koalisyon ortaklığı" zemininde, ilginç bir "jest"le sonlandı. Erdoğan Gülen'i Pensilvanya'dan yani ABD'de ikamet ettiği yerden çağırarak, çok önemli bir hamle yaptı. Şöyle ki, HSYK'nın Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM)'lerin savcıları hakkındaki kararı, henüz değiştirilmeyen ünlü "250. madde öncesi" yargıda Gülen'e önemli bir tasfiye olarak nitelendirilmişti. Bunun akabinde, daha geçenlerde AKP İstanbul İl Kongresi'nin yapıldığı stadda, Gülen'in Türkçe Olimpiyatları'nın düzenlenmesi, AKP'ye karşı  "önemli bir meydan okuyuş" olarak ifade edilmişti. Başbakan bizzat söz konusu toplantıya katılarak, Gülen'i Türkiye'ye davet ederken, artık fetişleştirilmiş Pensilvanya imgesini de somut hale getirmeyi hedefledi. Böylece Pensilvanya'daki "efsane", İstanbul'da bir "din büyüğü" haline getirilebilir miydi?
Sadece yargıda değil, emniyetteki atamalar da ele alındığında, AKP'nin artık Gülen'i de kontrol altında tutma, ABD'nin etkisini sınırlandırma arayışı olarak değerlendirilebilir.
Tam da bu çerçevede, Gülen'e "yeni talipliler" gündeme geliyor. Sağ ve Sol'da bu önemli gücün desteğinin alınması, "iktidar ve ikbal kapısı" olarak görülüyor. Sosyolojik, ekonomi-politik yaklaşımdan uzak bu tür "kolaycı" yaklaşımlar, AKP'ye karşı "gerçekten seçenek" olmaktansa, Temel Reis'in "Ispanak"ı ayarında bir takviye mucizesi ve beklentisinin arayışına giriyorlar.
Halbuki henüz koalisyonları çatlasa da AKP-Gülen ortaklığı sonlanmadı. Evet çelişkiler artıyor, Cemaat medyası AKP'ye yükleniyor ve olası bir "tek adam sistemi"nde "büyülü etkileri"nin kaybolacağını biliyorlar. Ancak koalisyon sonlanmadan arayışlara girenler, ciddi yanılgılar içinde. Zira Cemaat artık bir partiyi ele geçirmektense, "sistemin kurucu unsuru" olmayı tercih ediyor. Bu çerçevede "diğer talipliler" için ancak bir "payandalık rolü" gündeme gelebilir.
Türkçe Olimpiyatları'na gönderdiği mesajda CHP eski genel başkanı Baykal'ın Gülen'e övgü dolu sözleri, CHP İstanbul milletvekili Tunay'ın CHP'lilere adeta meydan okuyarak Gülen sempatisini ifade etmesi, Abant Toplantıları'nda Toprak ve Çakmak gibi parti yöneticilerinin bulunması ve sunum yapmaları, Kuşoğlu'nun Birlik Vakfı'nda konuşma yapması, CHP açısından tabanda karşılığı olmayan bir üstyapı arayışını betimliyor. Partiye "dışarıdan dizayn edilmeye" çalışılan Sarıgül de, "Gülen sevdalıları"ndan?  Sol seçeneği "Çarşaf açılımı"nda arayan kafa karışıklığı, şimdi de Gülen'le bir siyasal kazanım olacağını zannediyor.
Orada BİR DAKİKA... Bizler daha ölmedik...
CHP örgütü ve CHP'liler ayaktalar ve  yaşıyorlar...
Herkes hesabını bu çerçevede yapsın...