22 Eylül 2019 Pazar

İSRAİL SAĞI'NIN MALUM SEÇİMİ?

17 Eylül 2019'da İsrail'de gerçekleştirilen seçimler, 2019'da ikinci kez sandığa giden İsrail seçmeni açısından pek çok soru işaretini kendi içinde barındırdı. ABD Cumhuriyetçi Partisi içindeki Sağ klik ile İsrail Sağı'nın siyasal işbirliği, sadece Filistinliler boyutunda değil, İsrail'deki merkez ve Sol siyasetler, ABD'de Yahudi lobisinin bir bölümünün de içinde yer aldığı liberal ve merkez kanatların bünyesinde önemli soru işaretleri yarattı. İsrail siyasetinde son yıllarda hiç kuşkusuz en önemli siyasal figür, son seçimde oy kaybeden Likud lideri ve İsrail başbakanı Binyamin Netenyahu oldu. Obama dönemindeki "yalnızlığı"nı, Trump dönemindeki "imtiyazlı ortaklık"la telafi eden Bibi lakaplı siyasetçi, 2019 sonbaharında yeni bir sınavla karşı karşıyadır. Üstelik Bibi, Obama döneminde gerginleşen ABD-İsrail ilişkileri döneminde bile, Kongre'deki Cumhuriyetçi çoğunluğun davetiyle, o zamanki ABD Başkanı Obama'nın muhalefetine rağmen konuşmuştu, Obama'yı da yerden yere vurmuştu.
Trump ise Bibi için "can simidi" gibi oldu. Bölge ve dünya siyasetini sarsan kararlarıyla, öncelikle yıllardan beri ertelenen Kudüs'ün tamamının tek taraflı İsrail'in başkenti olmasına ABD açısından onay verdi, daha sonra Golan tepelerindeki İsrail işgalini, tek yanlı "ilhak" olarak tanıdı. 2019 Nisan'ında dilediği siyasi başarıya ulaşamayan Bibi'nin 2019 Eylül seçimlerindeki vaadi ise Batı Şeria'nın bir bölümünün İsrail tarafından ilhakı ve ABD yönetiminin bunu tanıyacağı mesajı idi.
Trump-Netenyahu işbirliği, sadece Sağ fanatizm açısından değerlendirilmemelidir. Trump'ın başkan olduktan sonra bölgeye yaptığı gezide, İsrail-Suudi Arabistan'ı kapsayan temaslarında, bölgesel anlamda yeni bir eksenin inşa edildiği görülmektedir. Yunanistan, Rum Kesimi ve İsrail arasında doğal gaz zemininde görülen işbirliği, 2009'daki Davos krizinden sonra adım adım ilerleyen askeri ilişkiler, bölgede Mısır'ı da içine alan bir ittifak izlenimi vermektedir. İsrail-Suudi Arabistan işbirliği ise, bu ekseni Körfez'e bağlamaktadır.
Bibi'nin rakibi, İsrail eski genelkurmay başkanı, Mavi-Beyaz hareketinin lideri Benny Gantz ise, 2019 Nisan seçimlerinden önce, Golan tepelerine yaptığı ziyarette, ilhak üzerine yemin etmişti. Dolayısıyla, İsrail Sağı karşısında, merkez-Sol partilerin öncüsü konumunda gözüken Gantz da, hızla fanatik Sağ eğilimlerin güçlendiği İsrail'de, yapısal politikaları değiştirecek bir görüntü vermemektedir. Son zamanlarda "Bibisiz hükümet" olasılığının neredeyse zihinlere dahi gelmediği İsrail'de, tüm ülkenin tek seçim çevresi sayıldığı çerçevede aritmetik formüller ve siyasal beceriler ön plana çıkmaktadır.
Bu meyanda İsrail Dışişleri eski bakanı ve İsrail Beytinu (Evimiz İsrail) partisinin lideri Avigdor Lieberman dikkat çekmektedir. İsrail'e son dönemlerde gelen, Rusya kökenli Yahudiler'in partisi olarak siyasette etkin olan parti, şahin dış politikayla birlikte, seküler-milliyetçi hatta İsrail Sağı'na mesafe koyan bir siyasal yönelim içindedir. Bir bakıma iki blok arasında "anahtar parti" rolü üstlenmektedir. Olası bir İsrail hükümetinde yer alması zor gözüken, İsrail Arapları'nın "Ortak Listesi" ise, önemli bir çıkış yakalayarak, 3. parti olmuştur.
Trump'ın neredeyse "koşulsuz desteklediği" Bibi'nin olası hükümet formüllerinde yer almaması, kendisi için "yolsuzluk" dosyaları ve hapis gibi olasılıklarla ele alınmaktadır. Trump ise seçimlerden sonra, her devlet yöneticisi gibi, İsrail'de kim hükümet kurarsa, onunla çalışacağını beyan etmiştir.
Netenyahu dışındaki bir İsrail hükümetinin, Doğu Akdeniz, Filistin, yeni ilhaklar ve Suudi Arabistan boyutunda, çok farklı bir siyaset izleyeceğini düşünmek, çok hayalci bir bakış açısını ortaya koymaktadır. Belki hızda göreli bir azalma, ekonomik siyasaların ağırlık kazanması söz konusu olabilir.