Demokrasi modern zamanlarda en az sakıncalı rejim olarak kabul ediliyor. Bu çerçevede dışarıdan "kırılgan" bir yönetim tercihi olarak görülmesi doğaldır.
Weimar Cumhuriyeti'nin Hitler'in liderliğindeki Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi iktidarınca ortadan kaldırılması, Almanya ve dünyanın felakete sürüklenmesi, "demokrasinin intihar" edebilen bir rejim olduğu yorumlarını evrenselleştirdi.
Peki demokrasi, demokratik yollarla ortadan kaldırılabiliyorsa, söz konusu rejimin kendisini "savunma" mekanizmaları olabilir mi? Ya da demokrasi edilgen bir rejim mi?
Otoriter ya da totaliter bir siyasal iktidar demokrasiyi yok edebilir mi?
Tam da bu bağlamda demokrasinin felsefesini ele almak gerekmektedir. Sistem eğer felsefi altyapısını kaybederse, demokrasiye olan inanç ortadan kalkarsa, o zaman demokrasiyi taşıyacak kitleler gündeme gelemez.
İşin ekonomi-politik zeminini unutursak, demokrasiyi çözümlemek olanaksızdır. Hitler dönemine dönersek, demokrasinin yok olması, ekonomik-toplumsal kriz, işsizlikle söz konusu olmuş, Yahudiler "günah keçisi" ilan edilmiş, Naziler III.Reich'ı 1000 yıl sürecek bir imparatorluk olarak lanse etmişlerdi. Almanya'da "rakipsiz" kaldıktan sonra da, malum olmak üzere Avrupa'yı işgale başlamıştı.
Fanatizm patlaması yaşanması, üstün ve ari ırk iddiaları Nazi iktidarının güncel propagandasını ifade eden konu başlıkları oldu.
Demokrasinin tasfiyesi süreci, ekonomik-sosyal buhranın yanısıra "nefret söylemi"yle beslendi. İnsan hakları ve yurttaşlık temeli yerine, saf ırkın üstünlüğü iddiası söz konusu sistemi ayrıştırdı, gerginlik hep Naziler'e yaradı. Nefret söylemi, demokrasiyi savunan tüm kesimleri hedef aldı, sindirdi ve ötekileştirdi. Sırayla bilim ve sanat hedef gösterildi. Avamlık "sandık çoğunluğu" ile demokrasiyi teslim aldı.
Nazi sanatı, Nazi bilimi icat edildi.
Ve sonu FELAKET oldu...
İntiharı engellemek için, demokrasiye gerçekten sahip çıkmak ve "günü kurtarmak"la sevinmemek lazım. Zira faşizm evrensel açıdan her zaman kapıdadır ve birgün sıra herkese gelebilir.
Demokrasinin intiharı, insanlığın, aklın, duygunun, bilimin, kültürün, sanatın ve çağdaş tüm değerlerin iflasıdır.
BÜYÜK FELAKET'ten korunma yolu daha çok demokratik bilinçtir...
Ve asla UNUTMAMAK'tır...
Weimar Cumhuriyeti'nin Hitler'in liderliğindeki Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi iktidarınca ortadan kaldırılması, Almanya ve dünyanın felakete sürüklenmesi, "demokrasinin intihar" edebilen bir rejim olduğu yorumlarını evrenselleştirdi.
Peki demokrasi, demokratik yollarla ortadan kaldırılabiliyorsa, söz konusu rejimin kendisini "savunma" mekanizmaları olabilir mi? Ya da demokrasi edilgen bir rejim mi?
Otoriter ya da totaliter bir siyasal iktidar demokrasiyi yok edebilir mi?
Tam da bu bağlamda demokrasinin felsefesini ele almak gerekmektedir. Sistem eğer felsefi altyapısını kaybederse, demokrasiye olan inanç ortadan kalkarsa, o zaman demokrasiyi taşıyacak kitleler gündeme gelemez.
İşin ekonomi-politik zeminini unutursak, demokrasiyi çözümlemek olanaksızdır. Hitler dönemine dönersek, demokrasinin yok olması, ekonomik-toplumsal kriz, işsizlikle söz konusu olmuş, Yahudiler "günah keçisi" ilan edilmiş, Naziler III.Reich'ı 1000 yıl sürecek bir imparatorluk olarak lanse etmişlerdi. Almanya'da "rakipsiz" kaldıktan sonra da, malum olmak üzere Avrupa'yı işgale başlamıştı.
Fanatizm patlaması yaşanması, üstün ve ari ırk iddiaları Nazi iktidarının güncel propagandasını ifade eden konu başlıkları oldu.
Demokrasinin tasfiyesi süreci, ekonomik-sosyal buhranın yanısıra "nefret söylemi"yle beslendi. İnsan hakları ve yurttaşlık temeli yerine, saf ırkın üstünlüğü iddiası söz konusu sistemi ayrıştırdı, gerginlik hep Naziler'e yaradı. Nefret söylemi, demokrasiyi savunan tüm kesimleri hedef aldı, sindirdi ve ötekileştirdi. Sırayla bilim ve sanat hedef gösterildi. Avamlık "sandık çoğunluğu" ile demokrasiyi teslim aldı.
Nazi sanatı, Nazi bilimi icat edildi.
Ve sonu FELAKET oldu...
İntiharı engellemek için, demokrasiye gerçekten sahip çıkmak ve "günü kurtarmak"la sevinmemek lazım. Zira faşizm evrensel açıdan her zaman kapıdadır ve birgün sıra herkese gelebilir.
Demokrasinin intiharı, insanlığın, aklın, duygunun, bilimin, kültürün, sanatın ve çağdaş tüm değerlerin iflasıdır.
BÜYÜK FELAKET'ten korunma yolu daha çok demokratik bilinçtir...
Ve asla UNUTMAMAK'tır...