Türkiye siyaseti, "kol kırılır, yen içinde kalır" anlayışını yansıtır. Zira siyasal kültürümüzde, partiler birer "aile" gibi algılanır. Aile içi kararlar, "aile mahremiyeti" içinde değerlendirilir. Dolayısıyla üçüncü kişilerle, yani partili olmayanlarla tartışılması, "aileye ihanet" olarak değerlendirilir.
Bu elbette otoriter ve buyurgan bir siyaset için "altın" değerindedir. Lider ve çevresindeki dar kadroya biat etmek asıldır. Parti örgütleri de, örgüt olmaktan ziyade birer uygulayıcı konumundadırlar.
Ne var ki, Sosyal Demokrat partilerde, bu tür bir anlayışı savunmak olanaksızdır. Burada itiraz edenler, örgütsel işleyişte önceki dönemlerdeki sorunlardan söz edebilirler. Unutmayalım ki, kötü örnek, örnek teşkil etmez.
CHP'deki yerel adayları belirlemede, bir yandan "seçkin dayanışması", bir yandan da "feodal dengeler"in rol oynaması, tüzel kişiliği olmayan TDH'nın telkinleri düşünüldüğünde, gerçekten de kaotik bir duruma gelindiği net bir biçimde gözükmektedir.
Türkiye'de siyaseten tasfiye olan Merkez Sağ'ın temsili CHP'ye verilmeye çalışılmaktadır. Parti'nin 1977'de %42'lere varan oy oranı sadece bir istisna olarak ele alınmakta, CHP'nin eş zamanlı olarak "Sağ" ve "Sol"u ifade etmesi talep edilmektedir.
Siyaseten iktidara gelme yolu, değişimde değil, "başkalaşma"da aranınca, ortaya ibret verici bir tablo çıkmaktadır. 12 Eylül 2010 referandumunda "hayır" oyu veren %42 hedefleneceğine, "muhafazakar" oyların alınabileceği düşü kurulmaktadır.
30 Mart 2014'te iktidara gelmesi düşünülen CHP, bir siyasal partidir. Partilerin program ve tüzükleri vardır, ideolojileriyle birlikte bağlayıcı bir konum arzederler. Her bir adayın, dünya görüşü ne olursa olsun "seçtirilmesi" bakışı, platformdur. Platform ve parti, başka anlamlar ortaya koyarlar.
Siyasal partiler, kendi dünya görüşlerini iktidara getirmek için kurulmuş, siyasal ve kurumsal yapılardır. Biz "siyaset bilimine giriş"te böyle öğretiyoruz. Değiştiyse bilemem?
CHP'de çözüm Cumhuriyet'in kurucu değerleri ve Sosyal Demokrasi'nin evrensel ilkeleri arasındaki tarihi uzlaşmadır. Bu bağlamda da Demokratik Sol bir partidir.
Aday belirleme bir ayrıntı değil, temel bir parti örgütü etkinliğidir.
Biçim içeriğe aykırı olursa, gün gelir içerik te biçime ayak uydurarak, silikleşir, anlamını kaybeder.
Türkiye'nin içinde bulunduğu kritik eşikte CHP iktidarı yaşamsal bir gereklilik iken, bu aşamada parti içi iktidarda etkin olan birtakım grupların, yanlış heveslere kapılması, günlük karmaşalar içinde farklı tercihlerde bulunması, sonradan telafi edilemeyecek sonuçları gündeme getirebilir.
Çok geç olmadan, derlenip toparlanma zamanı???
Bu elbette otoriter ve buyurgan bir siyaset için "altın" değerindedir. Lider ve çevresindeki dar kadroya biat etmek asıldır. Parti örgütleri de, örgüt olmaktan ziyade birer uygulayıcı konumundadırlar.
Ne var ki, Sosyal Demokrat partilerde, bu tür bir anlayışı savunmak olanaksızdır. Burada itiraz edenler, örgütsel işleyişte önceki dönemlerdeki sorunlardan söz edebilirler. Unutmayalım ki, kötü örnek, örnek teşkil etmez.
CHP'deki yerel adayları belirlemede, bir yandan "seçkin dayanışması", bir yandan da "feodal dengeler"in rol oynaması, tüzel kişiliği olmayan TDH'nın telkinleri düşünüldüğünde, gerçekten de kaotik bir duruma gelindiği net bir biçimde gözükmektedir.
Türkiye'de siyaseten tasfiye olan Merkez Sağ'ın temsili CHP'ye verilmeye çalışılmaktadır. Parti'nin 1977'de %42'lere varan oy oranı sadece bir istisna olarak ele alınmakta, CHP'nin eş zamanlı olarak "Sağ" ve "Sol"u ifade etmesi talep edilmektedir.
Siyaseten iktidara gelme yolu, değişimde değil, "başkalaşma"da aranınca, ortaya ibret verici bir tablo çıkmaktadır. 12 Eylül 2010 referandumunda "hayır" oyu veren %42 hedefleneceğine, "muhafazakar" oyların alınabileceği düşü kurulmaktadır.
30 Mart 2014'te iktidara gelmesi düşünülen CHP, bir siyasal partidir. Partilerin program ve tüzükleri vardır, ideolojileriyle birlikte bağlayıcı bir konum arzederler. Her bir adayın, dünya görüşü ne olursa olsun "seçtirilmesi" bakışı, platformdur. Platform ve parti, başka anlamlar ortaya koyarlar.
Siyasal partiler, kendi dünya görüşlerini iktidara getirmek için kurulmuş, siyasal ve kurumsal yapılardır. Biz "siyaset bilimine giriş"te böyle öğretiyoruz. Değiştiyse bilemem?
CHP'de çözüm Cumhuriyet'in kurucu değerleri ve Sosyal Demokrasi'nin evrensel ilkeleri arasındaki tarihi uzlaşmadır. Bu bağlamda da Demokratik Sol bir partidir.
Aday belirleme bir ayrıntı değil, temel bir parti örgütü etkinliğidir.
Biçim içeriğe aykırı olursa, gün gelir içerik te biçime ayak uydurarak, silikleşir, anlamını kaybeder.
Türkiye'nin içinde bulunduğu kritik eşikte CHP iktidarı yaşamsal bir gereklilik iken, bu aşamada parti içi iktidarda etkin olan birtakım grupların, yanlış heveslere kapılması, günlük karmaşalar içinde farklı tercihlerde bulunması, sonradan telafi edilemeyecek sonuçları gündeme getirebilir.
Çok geç olmadan, derlenip toparlanma zamanı???