20 Eylül 2015 Pazar

SAĞ'IN KONSOLİDASYONU VE 1 KASIM...

"Tekrar seçim"lere 40 gün kala, iktidar partisinin seçim teması da belli oldu. Siyasal iktidar "terörle mücadele" konsepti zemininde, Sağ'ın değişik renklerini temsil etme, gereksinim duyulan Merkez Sağ'ın boşluğunu bir nebze de olsa gidermek gibi bir "algı inşası"na girişti.
20 Eylül 2015'te, "tarafsız" Cumhurbaşkanı ve başbakanın katılacağı "teröre karşı" miting, İstanbul Yenikapı'da toplanıyor. Bu toplantıyı hangi kapsamda değerlendirmek gerekiyor? İster istemez, "terörü lanetleyen" miting, AKP'nin fiilen seçim kampanyasının da başlangıcı oluyor. Altını çizdiğimiz çerçevede, ekonomik ve sosyal gündemin geride kaldığı, 7 Haziran'daki "başkanlık" senaryolarının yerini, "terör"ün ön planda olduğu, "tek başına iktidar"a odaklanan siyasal stratejide düğümlendiği bir atmosferin içindeyiz.  
Haziran'dan bu yana değişen en önemli konu, gündemde PKK'nın kanlı terör eylemleri oldu. IŞİD''in Suruç katliamı sonrası, 23 Temmuz sonrası başlayan hava operasyonlarında, IŞİD Irak'ta, PKK Suriye'de vuruldu. Zira Suriye'de ABD'nin PYD rezervi vardı. Suriye'de ise IŞİD'in zayıflatılmasının PYD'ye yarayacağı endişesi bulunmaktaydı. 20 Eylül'de Suriye'deki PYD Kongresi'ne katılan HDP milletvekilleri, yaşanan süreçteki kafa karışıklıklarını da işaret etmektedir. PKK'nın uzantısı konumundaki PYD, IŞİD'e karşı ABD ile müttefik, PKK ise Türkiye'nin toprak bütünlüğüne kasteden bir bölücü terör örgütü konumundadır. PYD Kongresi'ne sadece HDP değil, hem PKK, hem de daha düne kadar arasının kötü olduğu Irak'taki Barzani yönetiminin temsilcileri de katılmıştır. PYD lideri Müslim, Barzani'nin ısrarla vurguladığı, "4 ülkedeki Kürtleri" toparlayacak, Kürdistan Ulusal Kongresi'nin toplanmasını yinelemiş ve desteklemiştir.

http://www.dha.com.tr/pydnin-kongresine-hdp-milletvekilleri-de-katildi_1029791.html#.Vf5-84or1bY.twitter

AKP açısından, 1 Kasım öncesi en önemli sorun "muhafazakar Kürtler" olmuştur. MHP'nin kurucusu Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş'in, "önce tarafsız hükümete" başbakan yardımcısı olması, sonra da AKP'den Ankara milletvekili adayı gösterilmesi, mevcut kaygıyı arttırmıştır. Bu çerçevede AKP, aşiretler aracılığıyla "muhafazakar Kürt" seçmenleri blok olarak kazanmaya çalışırken, Türkeş soyadıyla, "milliyetçi-muhafazakar" oyları kendi hanesini katmayı hesaplamaktadır.
Şubat 2015'te Dolmabahçe mutabakatı'nı reddeden Erdoğan, "çözüm süreci"ni ötelerken, 11 Temmuz 2015'te sözde ateşkesi KCK aracılığıyla sona erdiren PKK, Mart 2015'te HDP barajı aşsa da aşmasa da "özyönetim" ilan edeceğini duyurmuştır.
KCK vasıtasıyla ortaya konulan "özyönetim", ülkenin anayasal sistemine karşı "paralel bir kamu yönetimi"ni silahlı sivil milislerle dayatmayı içermektedir. Bu meydan okuma Mart 2015 evet Mart 2015'te yapılmış, eylemler de Temmuz 2015'te başlatılmıştır. Ve yineliyorum. Terör örgütünün KCK yapılanması, HDP barajı aşsa da aşmasa da "özyönetim" ilan edeceğini, önceden ilan etmiştir. Kaç ay önce? Temmuz'dan 4 AY ÖNCE...
3 dönemliklerin başta Ali Babacan ve Cemil Çiçek olmak üzere, tekrar AKP listelerine konulması, DP eski genel başkanı Soylu'nun söz konusu listelerdeki konumu, Türkeş'in aday gösterilmesi, Sağ'ı yapısal anlamda olmasa da taktiksel zeminde konsolide etme çabasını sergilemektedir.    
Bu çerçevede, şimdilik gözaltılarla ürkütülen ama henüz yasaklanmayan kamuoyu yoklamalarında, hala koalisyon tablosunun çıkması, iktidar ve Erdoğan açısından bir panik havasının doğmasına neden olmuştur. Türkeş'le kaybedilen Kürt oyları, MHP üzerine yürütülen algı savaşıyla telafi edilmeye çalışılmaktadır.
Kimlikler ve kutuplaşma yüzeyinde sabitleşen 4 partili politik spektrum, AKP'den oy kaymasını engellese de, 7 Haziran'ın etkilerini ortadan kaldıracak bir politik getiriyi siyasal iktidara sunmamıştır.
Gülen'le ayrılan yollar, siyasal iktidar için asimetrik bir koalisyon ortağını kaybetmek anlamına gelmektedir. Operasyonlar, Gülen ve yandaşlarını "paralel" parantezinde hedef haline getirse de, yakın geçmiş, her iki taraf için de bir "kader birliği"ni yoğunlukla anımsatmaktadır.
"Onlar" parantezinde, tüm muhalefeti ve Gülen'i, bu arada yakın zamana kadar "çözüm süreci"ndeki muhatabını değerlendiren siyasal iktidar, 1 Kasım'ı planladıysa da, terör karşıtı söylemin işlevsizleşmesi, ezberleri bozma potansiyeline sahiptir.